Son bahar aylarının etkisiyle birlikte Türkiye'nin dört bir yanında balık tezgahlarındaki çeşitlilik gözle görülür bir şekilde artış göstermeye başladı. Ancak, bu kapsamda en dikkat çekici olanı şüphesiz hamsi. Geçtiğimiz kış aylarında denizlerden bolca çıkan bu besin kaynağı, bu yıl karaborsaya düştü. İstanbul, İzmir, Trabzon gibi büyük şehirlerin yanı sıra kıyı kesimlerde de hamsinin fiyatlarında yaşanan fahiş artış, balık severleri kara kara düşündürüyor. Hamsinin tarifsiz lezzetinin yanında, besin değeri de oldukça yüksekken, bu tutulamaz fiyat artışları vatandaşları alternatif besin kaynaklarına yöneltiyor. Peki, hamsinin karaborsa olmasına neden olan faktörler nelerdir? Balıkçıların, denizlerin ve tüketicilerin bu konu üzerindeki görüşleri neler? İşte detaylar...
Hamsi, birçok deniz ürününde olduğu gibi mevsimsel bir yapıya sahiptir. Ancak geçen yıllara göre bu yıl balıkların avlanma sezonunda karşılaşılan zorluklar, avcılığın kısıtlanması ve daha birçok faktör nedeniyle hamsinin piyasa değeri düşmek bir yana, tavan yaptı. Özellikle son günlerdeki olumsuz hava koşulları ve balıkçıların karşılaştığı zorluklar hamsinin fiyatlarının artmasına doğrudan etki eden faktörler arasında yer alıyor. Hamsi, genel olarak vatandaşın en çok tercih ettiği yemeklerden biri. Tijenden taze, ızgara, ya da buğulama şeklinde tüketimi yaygın. Ancak bu fiyat artışları, tüketimin azalmasına ve hamsinin zor bulunmasına yol açıyor.
Hamsinin karaborsaya düşmesi, doğal olarak balık tüketicilerini alternatif hamsi kaynaklarına yönlendirmekte. Bazı vatandaşlar, merak ettikleri diğer balık türlerine yönelerek, yeni lezzet keşiflerinde bulunuyor. Palamut, sardalya veya istavrit gibi alternatif balıkların takip edileceği konuşuluyor. Ancak bunların yanında, balıkçıların en büyük korkusu, hedef kitlelerindeki bu kayıpların kurumsal balık satış noktalarına yönelen tüketici kitlesinin kaybı olması. Balıkçıların birçok farklı hedef kitle için sağladıkları taze ürün çeşitliliği, hamsi bulmanın zor olduğu günlerde hayati önem taşıyor. Hem balıkçılar hem de tüketiciler hamsinin güncel durumuna dair düşüncelerini gündeme getirdiler. Özellikle yerel halk, daha dengeli bir fiyatlandırma ve düzenli bir avcılık sistemi oluşturulmasının şart olduğunu vurguladı. Herkesin parasıyla bir şeyler almak istediği bir dönemde, bu şekilde devam ederken hamsi fiyaskosu ve karaborsası korkusu devam edecek gibi gözüküyor.
Kısacası, hamsinin karaborsa olması, Türkiye’de balıkçılığın ve deniz ürünleri kültürünün ne kadar derin olduğunu yeniden gözler önüne seriyor. Uzun vadede bu durum, deniz altı dünyamızda sürdürülebilir bir deniz ürünleri politikası gerekliliğini, tüketim alışkanlıklarının gelecekte nasıl şekilleneceğini düşündürüyor.